TDS Ne Anlama Gelir?

TDS ingilizce olan “”Total Dissolved Solids”” kelimelerinin baş harflerinin kısaltılmasıdır. Yani kabaca dilimize çevirirsek toplam çözünmüş katı madde anlamına gelir. TDS ölçüm cihazı suyun içerisinde bulunan ve su molekülleri haricindeki katı maddelerin oranı hakkında genel bilgi verir. Bu maddeler genel olarak tuz, mineral, metal ve diğer çözünmüş katı maddelerdir.  Genellikle su arıtım işleri yapan kişi ve firmalar tarafından kullanılır.

TDS Ölçümü Nasıl Yapılır?

TDS ölçümü için kullanılan cihazlar ölçüm yapılmak istenen suya batırılır. Bu cihazların suya batan ucunda iki metal parça bulunur. Bu metal parçalar arasında bir elektrik akımı ortaya çıkar. Bu akım suyun iletkenliği hakkında oransal bir bilgi verir. Eğer suyun  içerisindeki toplam çözünmüş katı madde fazla ise TDS oranı fazla çıkar, eğer az ise düşük çıkar. Yapılan test bir uzmanlık gerektirmez ve oldukça kısa sürer.

 

0-60 arası değer içilebilir ve kaynak suyu eş değerinde olan sudur. Fakat sadece bu rakamlara bakarak bir suyun sağlıklı olup olmadığı anlaşılmaz. Bu rakamlar, genellikle Membran filtrenin değişim zamanı hakkında, arıtma servisi sağlayan teknik elemanlar için yol gösterir.

TDS Ölçümü Değeri Nasıl Düşer

TDS ölçüm değeri, öncelikle suyu ne amaçla kullanacağınız açısından farklı anlamlara gelir. Eğer suyu içmek için kullanacaksanız kesinlikle 0-60 arasında bir değerde olması gerekir. Fakat eğer akvaryum balığı yetiştirecekseniz su  değeriniz farklı olabilir. TDS oranı arttıkça, suyun sertliği de artmaktadır. Bazı balıklar sert sularda yaşarken bazıları yumuşak suda hayatta kalır. Eğer bu suyu sanayide kullanacaksanız bu oran farklı değerde olması gerekir.

TDS ölçüm değerini düşürmek için bir arıtma cihazına ihtiyacınız var. Su arıtma cihazlarında kullanılan Membran filtrelerin zarlı yapısı suyun içerisindeki çözünmüş katı maddelerin arıtımı için idealdir. Sanayi arıtımında ise bu amaçla kum filtreleri kullanılmaktadır.

TDS Ölçümü Güvenilir Sonuçlar Verir mi?

Bir arıtma cihazının sağlıklı çalışıp çalışmadığını anlamak için tek başına TDS ölçümü yeterli değildir. Aynı su farklı TDS cihazlarında farklı değerler verebilir. Bu cihazların hassaslık derecesi eşiğinden kaynaklanabilir. Ayrıca bir suyun sağlıklı olup olmadığı TDS değerinden anlaşılmaz. TDS su içerisindeki katı maddelerin iletkenliğini ölçebilirken, suya bulaşmış organikler hakkında bilgi veremez.

  1. PH NE DEMEK

 

pH nedir? ( POTANSİYEL HİDROJEN )

pH, bir çözeltinin asitlik veya bazlık derecesini tarif eden ölçü birimini temsil eder.

0’dan 14’e kadar olan bir aralıkta ölçülür. pH teriminde “p”, eksi logaritmanın matematiksel sembolünden, “H” ise hidrojenin kimyasal formülünden türetilmişlerdir. pH tanımı, hidrojen konsantrasyonunun eksi logaritması olarak verilebilir.

Bir maddenin asit veya alkali değerini anlamak için kullandığımız ölçüye pH (potansiyel hidrojen) denir. Maddenin içindeki asit nitelikli hidrojen iyonlarının yoğunluğuna göre ölçüm yapılır. pH cetveli 0 – 14 arasıdır. 0 aşırı asit, 14 de aşırı alkali demektir. 7 pH derecesi ise ne asit ne alkali yani maddenin nötr olduğunu gösterir.

pH bir çözeltinin asitliğini ya da alkalinitesini derecelendirmeye yarayan ölçü birimidir. Kavram ilk kez 1909’da Danimarkalı kimyager Soren P. L. Sorensen ortaya atmıştır. İngilizce açılımı ‘potential of hydrogen’ veya ‘power of hydrogen’dir (‘hidrojenin potansiyeli’ veya ‘hidrojenin gücü’). Bu kısaltmada p eksi logaritmanın matematiksel sembolüdür, H ise hidrojen elementinin kimyasal gösterimidir. Elementlerin sembolleri her zaman büyük harfle başlayarak yazılır (Fe, O, N, Mn, Se…)

Suyun pH derecesi, içinde çözülmüş halde bulunan bütün asitik ve bazik maddelerden etkilenir. Suyun pH derecesiyle, bütün bu maddelerin toplam etkisi ölçülmüş olur. Suda ne kadar çok asitik madde varsa, pH değeri de o kadar düşer. kimya dilinde belirtilecek olursa, asitik su elektron almaya, bazik su ise vermeye eğilimlidir.

İnsan vücuduyla ilgili fizyolojik olayları anlatırken sık sık sıvı elektrolit dengesinden ve elektrolitlerin öneminden söz etmiştik. Elektrolitlerin dengesi ve kandaki değişimleri hidrojen iyon derişiminin negatif logaritması olan pH değerinin sabit tutulmasını sağlayan metabolik olaylarla düzenlenir. Normal atardamar kanının pH’sı 7.4’dür. İnsan vücudundaki kanın pH’sında aşırı oynamalar çok önemli metabolik etkilere yol açar. pH’nın bu değerin altına düşmesi asidoz üstüne çıkması ise alkaloz denilen duruma neden olur. Vücutta ani pH değişikliklerini önlemek üzere önemli tampon mekanizmalar vardır.

Kandaki fazla asit veya alkali madde böbreklerin ve solunum merkezinin uyarılması sayesinde idrarla atılır. Gereğinde asit ve baz fazlalığını nötürleştiren tampon maddeler düzeltici etki sağlar. Akciğer ve böbreklerin ana işlevleri aslında vücut asit baz dengesinin korunmasıdır.